TURKULİ-LAZURİ LEKSİK̆ONİ (M)
TÜRKÇE-LAZCA SÖZLÜK
m
madem: oki
mağdur: (garip, ihtiyaç sahibi) ğaribi
mahsup: nok̆ate
mahsus: mexsus
mahsül: noʒ̆ile
mahvolmak: (iflas etmek, tükenmek, makam mevki kaybetme) geantxoba
makas: (kesme işine yarayan) nok̆vate, mak̆asi, ok̆vate
makaslamak: omak̆asu
makyaj masası: k̆amoti
mal: mali
malumat: çkina
malzeme: (katılması gereken, katma işine yarayan) ok̆atuşi
mana: (anlayış) oxoʒ̆ona
mandal: (iç ve dışa açılan kapı mandalı) p̆ort̆a
mandal: (çamaşır mandalı) pirpila
marangoz: (usta) mç̆k̆adu
margal: (lazların ikiz boyu) margali
margalca: margaluri
margalistan: (margalya, margal diyarı) samargalo
margallık: margaloba
margalya: samargalo
marifet: muğani
marmelat: (öz suyu kalmış erik marmelatı) k̆aʒaxuri
mart: mirk̆ani
martı: cino, ç̆ino, alioni
martini: martini
masal: p̆aramiti
masal anlatmak: op̆aramitu, op̆aşuru
mat: (soğumuş, soğuk (soğuk halde)) oqinoreri
matbaa: (yayınevi) oxorgamaçkvala
matkap: (burgu) omxapule
matuta: margalca bayan ismi
mavi: (mavi, cırtlak renkli olan nesne vb, göze hoş gelmeden ışıldayan) cğat̆a
mavi: (denizrengi) zuğaşperi
mavro: oğul vermeyen arı
maydanoz: ç̆iç̆ami
mayıs böceği: çiçxili
meğer(sem): megere
mektup: kart̆ali
melemek: ((dana vb) (sesteş)) op̆et̆elu
melun: (nefret edilen, garabet insan) ink̆raxişi
meme: (insan memesi) ʒiʒi
meme: (hayvan memesi) buz̆i, ʒume
memnun olmak: omemnunu
memur: unk̆ila
mendil: mendili
merak: ç̆ela, meraği, gonç̆ela
meraklanmak: omerağu
merdiven: mskala
merdiven: (iskele, merdiven (ağaca, çatıya tırmanma için), kalasları ara bölmelere koyma şeklinde oluşturulan çit kapısı) k̆vata
merek: bageni
merhaba: gecginoba, gomormjora, xelak̆aoba, gumorz̆gua
merkez: ok̆rebule, şkaguri
merkez: (çarşı) noğa
mesaj: cğonapa, mesaji
meşale: (asetilen lamba) fak̆la
meşe: (meşe ağacı) ç̆k̆oni
meşgale: (vakit geçirme yeri) obodale
meşhur: çinaperi, çinoberi
metropol: didnoğa
mevsim: dro
mevsimler: droepe
meydan: gomorgva
meyva kurdu: munt̆uri
meyva soymak: op̆roʒu
meyva toplama cihazı: oʒ̆ilaşe
meyva vermek: (mevcut olmak (meyvanın dalında mevcut olması)) oçanu
(( cansız) dalında alt mevkide mevcut olmak (meyva vb), dalında alt kesimde mevcut olmak (meyva vb): amaçanu
ne güzel armut var (dalında)/muperi mskva mʒxuli amaçans)
((cansız) dalında uzak yerde mevcut olmak, dalında yukarıda mevcut olmak (meyve vb): gamaçanu
yukarıda (ağacın zirvesinde) armut mevcut/dudis mʒxuli gamaçans)
((cansız) dalında meyvanın mevcut olması, meyvanın yeyişmesi: goçanu
ufak ufak fındıklar yeyişti (dalında mevcut oldu)/mç̆ipe mç̆ipe txirepe koguiçanu)
((cansız) dalında mevcut olmak (meyva vb): gelaçanu
fındık dalında mevcut olmuş (dalında yeyişmiş)/txiri qapes kogeliçaneren)
((cansız) derin bir yerde mevcut olmak (ot vb), batırmak, saplamak (ot vb): doloçanu
evin altında böğürtlen yeyişmiş/oxoriş tude daz̆ik̆andğo doliçaneren)
((cansız) dalında arasında mevcut olmak, ortasında mevcut olmak, mevcut olmak, açmak (çiçek vb), sürümlemek (ot, yaprak vb): eşaçanu
çiçekler açmış/pukirepe keşiçaneren)
(yandan ilavelenmek, yanan mevcut omak (meyva vb), bela olmak, rahatsız etmek: elaçamu
ot türemiş/tipi eliçaneren
çocuğu rahatsız etme, rahat bırak/beres mo elaçap, raxati naçkvi (koxuşkvi))
(yandan mevcut olmak, paralel istikamette mevcut olmak (ot vb), filizlenmek (çay vb)): golaçanu
çaylar filizlenmiş (yetişmiş)/çayepe kogeliçaneren)
(mevcut olmak, açmak, sürülmemek, seyrek seyrek şekilde mevcut omak (ot vb): goşaçanu
o ne güzel çiçekler açmış öyle/em muperi mskva pukirepe goşiçaneren eşo
çaylar ara ara (seyrek seyrek) mevcut/çayepe eşo aşo goşaçans)
(mevcut olmak (meyva vb): meçanu
dalda armut mevcut/qas mʒxuli meçans)
((cansız) dalında arada örtülü veya kamufleli bir yerde mevcut olmak (ot vb), ara ara seyrek şekilde mevcut olmak: meşaçanu
dikenliğin içinde böğürtlenler mevcut/daz̆epunaş doloxe k̆andğope meşaçans
derede burği bitkisi mevcut/ğalis burği meşaçans)
(ayakkabıyı giyinmek, yerde veya alt mevkide mevcut olmak: moçanu
ayakkabıyı giyin/modvalu komuiçani)
(yandan mevcut olmak, arkadan mevcut olmak (meyva vb): mok̆oçanu
arka tarafta gül yeyişmiş (mevcut olmuş)/k̆ap̆ulaşk̆elen gyuli komok̆oçaneren)
(üzerinde mevcut olmak (ot vb), örtmek (kapak vb): mojoçanu
şişeye kapağı tak/pot̆lik̆as k̆apaği komojoçani)
(yan yana mevcut olmak, beraber şekilde mevcut olmak (ot vb): ok̆oçanu
gülleri üzerine takmışlar (yakasına vb)/gyulepe ok̆oiçanerenan)
meyve: xili, meyve
mezar: sapula, mezari
mezarlık: mezarluği, sapulapuna
mezgit: lelema, laxo
mezhep: mezxep̆i
mısır: (taze süt mısırı) ç̆k̆int̆i
mısır: (mısır mahsülü, taze mısır) ç̆vari
mısır: (patlayan mısır) pukşinaru
mısır: lazut̆i
mısır: (taze mısır) çxavari
mısır ekmeği: mç̆k̆idi
mıymıntı: mimirinti
mide: k̆uç̆i
mide bulantısı: guriş ktala
midesi bulanmak: (midesi ekşimek) oblez̆gu
midesi bulanmak: guriş ktalu, guriş oktalu
midye: k̆oxlidi
milletvekili: mebusi
milyon: milyoni
minicik: ç̆iç̆it̆a
misafir: mok̆itxe, musafiri
misina: ank̆esi
miskin: cuncuri
misyon: misia
mor: monoğe
mucize: didşvela
muhallebi: ğomu
mum: lukuna
murç: ot̆axale
musallatlı: (musallat olmuş, musallat olunmuş, belalı) godageri
musallat olmak: (illetlenmek) odagu, olabunu
musallat olmak: dolvabonu, belaş onoktu, noçkinu, oç̆abu (musallat olmak ve/veya olunmak)
musluk: k̆urna
mutfak: ogear(al)e, angari
mübaşir: (çağırıcı) mubaşiri, macoxine, macoxonapale
müdür: muduri, dudmaxvenci, timamxunale
mühim: beciti
münakaşa: niza
müsteşar: must̆eşari
müzik: muzik̆a
müzik çalmak: (müzik aleti çalmak) gelaçamu, oç̆and(in)u
müzikçi: mamuzik̆e
madem: oki
mağdur: (garip, ihtiyaç sahibi) ğaribi
mahsup: nok̆ate
mahsus: mexsus
mahsül: noʒ̆ile
mahvolmak: (iflas etmek, tükenmek, makam mevki kaybetme) geantxoba
makas: (kesme işine yarayan) nok̆vate, mak̆asi, ok̆vate
makaslamak: omak̆asu
makyaj masası: k̆amoti
mal: mali
malumat: çkina
malzeme: (katılması gereken, katma işine yarayan) ok̆atuşi
mana: (anlayış) oxoʒ̆ona
mandal: (iç ve dışa açılan kapı mandalı) p̆ort̆a
mandal: (çamaşır mandalı) pirpila
marangoz: (usta) mç̆k̆adu
margal: (lazların ikiz boyu) margali
margalca: margaluri
margalistan: (margalya, margal diyarı) samargalo
margallık: margaloba
margalya: samargalo
marifet: muğani
marmelat: (öz suyu kalmış erik marmelatı) k̆aʒaxuri
mart: mirk̆ani
martı: cino, ç̆ino, alioni
martini: martini
masal: p̆aramiti
masal anlatmak: op̆aramitu, op̆aşuru
mat: (soğumuş, soğuk (soğuk halde)) oqinoreri
matbaa: (yayınevi) oxorgamaçkvala
matkap: (burgu) omxapule
matuta: margalca bayan ismi
mavi: (mavi, cırtlak renkli olan nesne vb, göze hoş gelmeden ışıldayan) cğat̆a
mavi: (denizrengi) zuğaşperi
mavro: oğul vermeyen arı
maydanoz: ç̆iç̆ami
mayıs böceği: çiçxili
meğer(sem): megere
mektup: kart̆ali
melemek: ((dana vb) (sesteş)) op̆et̆elu
melun: (nefret edilen, garabet insan) ink̆raxişi
meme: (insan memesi) ʒiʒi
meme: (hayvan memesi) buz̆i, ʒume
memnun olmak: omemnunu
memur: unk̆ila
mendil: mendili
merak: ç̆ela, meraği, gonç̆ela
meraklanmak: omerağu
merdiven: mskala
merdiven: (iskele, merdiven (ağaca, çatıya tırmanma için), kalasları ara bölmelere koyma şeklinde oluşturulan çit kapısı) k̆vata
merek: bageni
merhaba: gecginoba, gomormjora, xelak̆aoba, gumorz̆gua
merkez: ok̆rebule, şkaguri
merkez: (çarşı) noğa
mesaj: cğonapa, mesaji
meşale: (asetilen lamba) fak̆la
meşe: (meşe ağacı) ç̆k̆oni
meşgale: (vakit geçirme yeri) obodale
meşhur: çinaperi, çinoberi
metropol: didnoğa
mevsim: dro
mevsimler: droepe
meydan: gomorgva
meyva kurdu: munt̆uri
meyva soymak: op̆roʒu
meyva toplama cihazı: oʒ̆ilaşe
meyva vermek: (mevcut olmak (meyvanın dalında mevcut olması)) oçanu
(( cansız) dalında alt mevkide mevcut olmak (meyva vb), dalında alt kesimde mevcut olmak (meyva vb): amaçanu
ne güzel armut var (dalında)/muperi mskva mʒxuli amaçans)
((cansız) dalında uzak yerde mevcut olmak, dalında yukarıda mevcut olmak (meyve vb): gamaçanu
yukarıda (ağacın zirvesinde) armut mevcut/dudis mʒxuli gamaçans)
((cansız) dalında meyvanın mevcut olması, meyvanın yeyişmesi: goçanu
ufak ufak fındıklar yeyişti (dalında mevcut oldu)/mç̆ipe mç̆ipe txirepe koguiçanu)
((cansız) dalında mevcut olmak (meyva vb): gelaçanu
fındık dalında mevcut olmuş (dalında yeyişmiş)/txiri qapes kogeliçaneren)
((cansız) derin bir yerde mevcut olmak (ot vb), batırmak, saplamak (ot vb): doloçanu
evin altında böğürtlen yeyişmiş/oxoriş tude daz̆ik̆andğo doliçaneren)
((cansız) dalında arasında mevcut olmak, ortasında mevcut olmak, mevcut olmak, açmak (çiçek vb), sürümlemek (ot, yaprak vb): eşaçanu
çiçekler açmış/pukirepe keşiçaneren)
(yandan ilavelenmek, yanan mevcut omak (meyva vb), bela olmak, rahatsız etmek: elaçamu
ot türemiş/tipi eliçaneren
çocuğu rahatsız etme, rahat bırak/beres mo elaçap, raxati naçkvi (koxuşkvi))
(yandan mevcut olmak, paralel istikamette mevcut olmak (ot vb), filizlenmek (çay vb)): golaçanu
çaylar filizlenmiş (yetişmiş)/çayepe kogeliçaneren)
(mevcut olmak, açmak, sürülmemek, seyrek seyrek şekilde mevcut omak (ot vb): goşaçanu
o ne güzel çiçekler açmış öyle/em muperi mskva pukirepe goşiçaneren eşo
çaylar ara ara (seyrek seyrek) mevcut/çayepe eşo aşo goşaçans)
(mevcut olmak (meyva vb): meçanu
dalda armut mevcut/qas mʒxuli meçans)
((cansız) dalında arada örtülü veya kamufleli bir yerde mevcut olmak (ot vb), ara ara seyrek şekilde mevcut olmak: meşaçanu
dikenliğin içinde böğürtlenler mevcut/daz̆epunaş doloxe k̆andğope meşaçans
derede burği bitkisi mevcut/ğalis burği meşaçans)
(ayakkabıyı giyinmek, yerde veya alt mevkide mevcut olmak: moçanu
ayakkabıyı giyin/modvalu komuiçani)
(yandan mevcut olmak, arkadan mevcut olmak (meyva vb): mok̆oçanu
arka tarafta gül yeyişmiş (mevcut olmuş)/k̆ap̆ulaşk̆elen gyuli komok̆oçaneren)
(üzerinde mevcut olmak (ot vb), örtmek (kapak vb): mojoçanu
şişeye kapağı tak/pot̆lik̆as k̆apaği komojoçani)
(yan yana mevcut olmak, beraber şekilde mevcut olmak (ot vb): ok̆oçanu
gülleri üzerine takmışlar (yakasına vb)/gyulepe ok̆oiçanerenan)
meyve: xili, meyve
mezar: sapula, mezari
mezarlık: mezarluği, sapulapuna
mezgit: lelema, laxo
mezhep: mezxep̆i
mısır: (taze süt mısırı) ç̆k̆int̆i
mısır: (mısır mahsülü, taze mısır) ç̆vari
mısır: (patlayan mısır) pukşinaru
mısır: lazut̆i
mısır: (taze mısır) çxavari
mısır ekmeği: mç̆k̆idi
mıymıntı: mimirinti
mide: k̆uç̆i
mide bulantısı: guriş ktala
midesi bulanmak: (midesi ekşimek) oblez̆gu
midesi bulanmak: guriş ktalu, guriş oktalu
midye: k̆oxlidi
milletvekili: mebusi
milyon: milyoni
minicik: ç̆iç̆it̆a
misafir: mok̆itxe, musafiri
misina: ank̆esi
miskin: cuncuri
misyon: misia
mor: monoğe
mucize: didşvela
muhallebi: ğomu
mum: lukuna
murç: ot̆axale
musallatlı: (musallat olmuş, musallat olunmuş, belalı) godageri
musallat olmak: (illetlenmek) odagu, olabunu
musallat olmak: dolvabonu, belaş onoktu, noçkinu, oç̆abu (musallat olmak ve/veya olunmak)
musluk: k̆urna
mutfak: ogear(al)e, angari
mübaşir: (çağırıcı) mubaşiri, macoxine, macoxonapale
müdür: muduri, dudmaxvenci, timamxunale
mühim: beciti
münakaşa: niza
müsteşar: must̆eşari
müzik: muzik̆a
müzik çalmak: (müzik aleti çalmak) gelaçamu, oç̆and(in)u
müzikçi: mamuzik̆e
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder