TURKULİ-LAZURİ LEKSİK̆ONİ (Ç)
TÜRKÇE-LAZCA SÖZLÜK
ç
çabucak: manişa
çabuk: mani
çabuk çabuk: mani mani
çadır: skindura
çağdaş: (aydın görüşe sahip) mutefekkiri
çağıltı: (gürültü) cgiala
çağırmak: ocox(in)u
(yukarı doğru seslenmek, yukarı doğru çağırmak: amacoxinu
yukarı tarafa doğru (ona) seslen/emtumani amucoxi)
(aşağıya doğru seslenmek, aşağı doğru çağırmak: gamacoxinu
yukarı doğru (ona) seslen/gemtumani gamucoxi)
(aşağııya doğru seslenmek: gelacoxinu
aşağı doğru (ona) seslendim/gemtumani gelavucoxi)
(yukarı doğru seslenmek: eşacoxinu
yukarıya seslendim/emtumani eşavucoxi)
(aşağı doğru seslenmek: elacoxinu
aşağıya doğru (ona) seslendim/gemtumani elavucoxi)
(bir şeyin altından veya alt tarafından yukarıya doğru seslenmek, yukarı mevkideki üst bir yere seslenmek: eʒ̆acoxinu
o çatıdayken ona seslendim/ç̆eris gexet̆uşi eʒ̆avucoxi)
(arkasına seslenmek, yüzüne doğru sertçe konuşmak: mok̆ocoxinu
karşı tarftan seslen/melendo kamuk̆ucoxi
yüzüme sertçe konuşma/nena (mo) mok̆omicoxup)
(karşıdan karşıya veya karşılıklı seslenmek, karşıdan karşıya çağırmak, karşılıklı teyitleşmek, karşılıklı sözleşmek: ok̆ocoxinu
mşkede buluşmak üzere teyitleşik/mşkeşa kok̆ovicoxit)
çağırttırmak: ocoxinapu
çağlamak: (çağıldamak (sesteş)) oçaçxalu
çağlamak: (uğultu çıkarmak, dere, ırmak, nehir vb akışı veya akarken çıkardığı gürültü, gürültü (sesteş)) ocgialu
çağlamak: geçaçxalu
çağlayan: geçaçxaloni
çağrı: coxina
çakal: (erkek çakal) lap̆arde
çakal: (dişi çakal) mk̆eapu
çakıl: (yuvarlak deniz taşı, deniz çakılıl) kvanç̆ala
çakıl: (kırılmış deniz taşı) t̆axerk̆vanç̆ala
çakılı: (çakılmış, yerinden oynamayacak halde sertçe çakılı, çakılı, çakılmış (çekiç vb)) gamaç̆k̆aderi, meç̆k̆aderi
çakılı: (çakılmış) ç̆k̆aderi
çakıllık: kvanç̆alapuna
çakmak: (çekiç vb nesneyle çakmak) meç̆k̆adu, oç̆k̆adu
çakmak: (çakılı olmak, yerinden oynamayacak halde sertçe çakılı olmak, verim vermemek, mahsul vermemek, ander kalmak (meyve vermemek) gamaç̆k̆adu
çalgı: gelaçamale
çalı: ʒxik̆i
çalı çırpı: ʒxik̆i
çalıntı: (çalınmış) xireri
çalışmak: oçalişu
çalışmak: (ağır bir işte çalışmak) oxandu
çalıkuşu: ç̆urç̆a
çalıntı: gamaxireri
çalışkan: maxande, mxandura
çalkalamak: (çalkalamak, kibrit çakmak vb) onçaxu
çalkalanmış: nçaxeri
çalmak: oxiru
çamaşır: onaxuşi, onaxvali
çamlıköy: (hopa'da bir köy) p̆eron(i)ti
çamur: t̆alaxi, ğlep̆i
çamur: (çamurlu toprak, çamur deryası) ç̆anç̆axi
çamurla(n)mak: ot̆alaxu
çamurlaşmış: got̆alaxeri
çamurlu: t̆alaxoni, ğlat̆eri
çamurluk: ç̆anç̆axepuna
çamursuz: ut̆alaxoni
çan: t̆angala
çanak: (kap, çanak, kaşık vb türü mutfak eşyası) angi
çapa: toxi
çapa: (kazma) bergi
çapak: ʒ̆irp̆i
çapalama zamanı: (mayıs) k̆inura
çapalamak: (kazma ile kazımak) obergu
çapalamak: (çepeçevre etraflıca çapalamak, seyreltmek (mısır vb), dolaştırmak) ogumu
çapalamak: (çapalama işlemi ile tarladaki bitkileri seyreltme işlemi, bitki temizleme ve seyreltme vb işlemleri yapmak) ok̆inu, ok̆ik̆onu
çapalamak: (bellemek, bellenmiş toprak parçalarını çapalamak) omolu
çarçabuk: (ses çıkararak çarçabuk şekilde (sesteş)) cgialeri, mani mani
çarık: kalamani
çarpı: nuntxva
çarpılmış: montxeri
çarpışmak: ok̆vaç̆k̆vidu
çarpmak: (değmek, isabet etmek) omat̆u
çarpmak: (değmek) nantxu, onantxu
çarpmak: (vurmak, çarpma şekinde vurmak, vurma şeklinde itelemek) montxu
çarpmış: (değmiş) nantxeri
çarşaf: ejarçapule, gerçapule
çarşamba: cumaçxa
çarşı: noğa, bazari
çatal: ʒafi
çatallık: oç̆at̆ale, oʒafale
çatı: ç̆eri, motva
çatlak: t̆kvaʒeri
çatlamak: (çatlatmak, patlamak) ot̆vaʒu
çatlattırmak: ot̆vaʒapu
çatlayan: t̆vaʒura
çaycı: maçaye
çay: çayi
çaylık: çayluği, dixaçayi
çavdar: ç̆vari
çavuşkuşu/ibibik: golamamuli, opampe
çekiç: languri, ç̆ak̆uci
çekirge: k̆oli, mk̆oli
çekirge kuşu: ğaç̆o
çekmek: (yukarıya doğru çekmek) yonç̆(in)u
çekmek: (asılmak, asılma suretiyle kendine doğru çekmek (yukarıdan aşağıya doğru)) meʒ̆inʒ̆u, oʒ̆inʒ̆u
çekmek: (giysi vb nesneyi aşağıya doğru çekmek veya indirmek, geri çekmek) mozdu, ozdu
(aşağıya indirmek (cansız/pantolon vb): gelazdu
pantolonu(nu) indir/şarvali gelizdi
donunu indir/ijdoni gelizdi)
(yukarıya kalmak, yukarıya kaldırmak (pantolan vb), isyan etmek: keʒ̆azdu
kafasını kaldırdı/isyan etti/dudi keʒ̆azdu)
(almak (yerden yukarı doğru kalmak), tempo attırmak (ayakla): yezdimu
tempo arttır/k̆uçxe yizdi)
(yukarı çekmek: eşazdu
lambayı yak/lambas eşuzdi)
(yukarıya çekmek: elazdu
önlüğü yukarıya çek/onluği kelizdi)
(yukarıya kaldırmak: eʒ̆azdu
saçım diklendi/toma eʒ̆amazdu)
(uzatmak, yanlamamasına uzatmak: golonzdu
ayağını uzatma/k̆uçxe mo golonzdip)
(kapatmak, kesmek (musluk vb), çevirmek (musluk vb), örtmek (perde vb): golozdu
perdeyi ört/perde golozdi
musluğu kapatma (çevirme)/musluği mo golozdup)
(aşağıya doğru çekmek (ip vb): mok̆ozdu
tut ve çek (onu)/geak̆ni do mok̆uzdi)
(sıkmak, kuvvetlice beraber halde sıkmak, sıkışmak, sıkıştırmak: ok̆ozdu
boğazını sıktılar/qalis kok̆uzdes
üzümü sık ve süz/qurz̆eni ok̆ozdi do donʒiri)
(aşağıya indirmek (bir hedefi vb): geʒ̆azdu
dalı aşağıya indir de ye/qa geʒ̆uzdi do çk̆omi)
((bir aradan) aşağıya doğru indirmek: geşazdu
dalı indir/qa geşazdi)
(aşağıya indirmek (lamba vb): dolozdu
lambayı kapa/lambanın düğmesini aşağıya doğru indir/k̆oç̆obis doluzdi)
(almak, kaldırmak (yukarıya doğru): yezdimu
tahtayı kaldır/piʒari yezdi)
(yukarıya çıkarma/yukarıya çekmek (lamba vb): keşazdu
lambanın fitilini yukarıya çek/k̆oç̆obis keşazdi)
(yukarıya çekmek: elazdu
donunu yukarıya çek/ijdoni elazdi)
(bir şeyi yukarıya doğru kaldırmak: eʒ̆azdu
başını kaldırmış/ti eʒ̆azderen)
(yana doğru çekmek, yana doğru kapatmak (pencere vb): golazdu
pencereyi kapa/ote golozdi)
(ön taraftan çekmek, ön tarafından kaldırmak, ön tarafından çekilmek, ön tarafından kapatmak: goʒ̆azdu
önümdeki kapıyı kapat/nek̆na goʒ̆amizdi)
(yandan veya arkadan kapatmak, yandan veya arkadan örtmek/çekmek: mok̆azdu
kapıyı kapa (ört)/nek̆na mok̆ozdi)
(dışarı doğru çekmek, dışarı doğru açmak: moşazdu
çekmeceyi aç (çıkar)/çekmece moşazdi)
çelimsiz: (soluk benizli ve renksiz, çelimsiz insan veya yaratık) gamasap̆areri
çeltik: gumi
çember: k̆alati
çene: çarbi
çengel: k̆ok̆ari
çerçeve: (resim çerçevesi) ramk̆a
çerçevelemek: (çerçeve haline dönüştürmek) oramk̆u
çerkez tavuğu: (yemek) ʒ̆aʒ̆ibeli
çekiç: languri
çekirdek: (meyva çekirdeği) k̆urk̆a
çeşit: ç̆eşidi
çevik: zirmiç̆i
çevirmek: oktu, goktu
çevirmek: (ters hale getirmek) goktu, golaktu
çevirmek: (çitle çevirmek, etrafını çevirmek, çembere almak) oğobu
çevirmen: (çevirici) magoktire, mgoktura, maktepale
çevrik: golakteri
çevrilmiş: (çevrik) gokteri
çeyrek: naotxali
çhalalı: (hopa ve borçka arasında bir bölge ismi (düzköy+çifteköprü+subaşı) çxaluri
çığ: p̆auri
çığıltı: (dere vb) çaçxala
çığlık: (çığlık atarak) ʒ̆irori
çığlık ata ata: ʒ̆irori-ʒ̆irori
çığlık atmak: oʒ̆iru
çıban: pupuli
çıbanlaşmak: opupulu
çıbanlı: pupuloni
çık: gamaxti
çıkarmak: gamağu
çıkarmak: (canlı bir varlığıi kapalı bir yerden yukarı doğru çıkarma) goşaqonu
çıkarmak: (üretim faaliyetinde bulunmak) gamamalu
çıkarmak: (canlı bir varlığı içeriden dışarıya doğru çıkarmak) gamaqonu
çıkarmak: (canlı bir şeyi yukarıya doğru çıkarmak, canlı bir nesneyi kapalı bir yerden yukarı doğru çıkarmak) eşaqonu
çıkarmak: (içinden çıkarmak) eşamu, moşamu
çıkarmak: (içeriden dışarıya doğru seçip ayırmak, yukarıya doğru çıkarmak) eşağu/eşiğu
çıkarmak: (bir kişiye eşlik ederek onu yukarıya doğru çıkarmak (canlı)) elaqonu
çıkarmak: (içerisinden seçip çıkarmak, içerisinden çıkarmak) moşağu
çıkarmak: (ortaya çıkarmak, ortaya koymak, oluşmak) oxerʒelu
çıkarmak: (zil sesi çıkarmak, zil çalmak) orak̆alu
çıkış: (çıkma işine yarayan, çıkılması gereken, çıkması gereken) gamaxtimoni
çıkış: gamaxtima(le)
çıkış: (yukarıya doğru çıkış) extimapa
çıkmak: (yerinden çıkmak (kol vb), yerinden kopmak) goşastu
çıkmak: (dışarıya doğru çıkmak. çıkmak) gamaxtimu
çıkmak: (tırmanmak) yextimu, yolu, yelu
çıkmak: (yerinden çıkmak) gamalu
çıkmak: (yerinden çıkmak, araya sızmak, içine sızmak, içine girmek) goşalu
çıkmış: gamaxtimeri
çıldırmak: nosiş omt̆inu
çılgın: (aklında yeller esen) estvineri
çılgınlaşmak: (çılgın hale gelmek, aklı başından çıkmak) estvinu
çınar: ç̆adari
çıngırak: oranʒ̆k̆ironi
çıngırdamak: oranʒ̆k̆iru
çıplak: t̆et̆eli
çıplaklaş(tır)mak: (çırıl çıplak soymak) ot̆et̆elu
çıra: noxap̆ule
çırpınmak: opatkalu
çıtlatmak: (kapı vb) ok̆ank̆u
çiçek: pukiri
çiçek açmak: (çiçekle(n)mek) opukiru
çiçeklik: pukirepuna
çiğnemek: olağunu
çiğnemek: (ayakla çiğnemek, ayakla ezmek) oç̆inaxu
çiğnenmiş: (çiğneyerek) lağuneri
çil: lobri
çilek: k̆andğo
çim ağacı: nuzi
çimen: onuzure
çingene: çaçani, ç̆ingeane, poşa
çirkin: uskvamela, va mskva, beti
çise: gomç̆ima
çabucak: manişa
çabuk: mani
çabuk çabuk: mani mani
çadır: skindura
çağdaş: (aydın görüşe sahip) mutefekkiri
çağıltı: (gürültü) cgiala
çağırmak: ocox(in)u
(yukarı doğru seslenmek, yukarı doğru çağırmak: amacoxinu
yukarı tarafa doğru (ona) seslen/emtumani amucoxi)
(aşağıya doğru seslenmek, aşağı doğru çağırmak: gamacoxinu
yukarı doğru (ona) seslen/gemtumani gamucoxi)
(aşağııya doğru seslenmek: gelacoxinu
aşağı doğru (ona) seslendim/gemtumani gelavucoxi)
(yukarı doğru seslenmek: eşacoxinu
yukarıya seslendim/emtumani eşavucoxi)
(aşağı doğru seslenmek: elacoxinu
aşağıya doğru (ona) seslendim/gemtumani elavucoxi)
(bir şeyin altından veya alt tarafından yukarıya doğru seslenmek, yukarı mevkideki üst bir yere seslenmek: eʒ̆acoxinu
o çatıdayken ona seslendim/ç̆eris gexet̆uşi eʒ̆avucoxi)
(arkasına seslenmek, yüzüne doğru sertçe konuşmak: mok̆ocoxinu
karşı tarftan seslen/melendo kamuk̆ucoxi
yüzüme sertçe konuşma/nena (mo) mok̆omicoxup)
(karşıdan karşıya veya karşılıklı seslenmek, karşıdan karşıya çağırmak, karşılıklı teyitleşmek, karşılıklı sözleşmek: ok̆ocoxinu
mşkede buluşmak üzere teyitleşik/mşkeşa kok̆ovicoxit)
çağırttırmak: ocoxinapu
çağlamak: (çağıldamak (sesteş)) oçaçxalu
çağlamak: (uğultu çıkarmak, dere, ırmak, nehir vb akışı veya akarken çıkardığı gürültü, gürültü (sesteş)) ocgialu
çağlamak: geçaçxalu
çağlayan: geçaçxaloni
çağrı: coxina
çakal: (erkek çakal) lap̆arde
çakal: (dişi çakal) mk̆eapu
çakıl: (yuvarlak deniz taşı, deniz çakılıl) kvanç̆ala
çakıl: (kırılmış deniz taşı) t̆axerk̆vanç̆ala
çakılı: (çakılmış, yerinden oynamayacak halde sertçe çakılı, çakılı, çakılmış (çekiç vb)) gamaç̆k̆aderi, meç̆k̆aderi
çakılı: (çakılmış) ç̆k̆aderi
çakıllık: kvanç̆alapuna
çakmak: (çekiç vb nesneyle çakmak) meç̆k̆adu, oç̆k̆adu
çakmak: (çakılı olmak, yerinden oynamayacak halde sertçe çakılı olmak, verim vermemek, mahsul vermemek, ander kalmak (meyve vermemek) gamaç̆k̆adu
çalgı: gelaçamale
çalı: ʒxik̆i
çalı çırpı: ʒxik̆i
çalıntı: (çalınmış) xireri
çalışmak: oçalişu
çalışmak: (ağır bir işte çalışmak) oxandu
çalıkuşu: ç̆urç̆a
çalıntı: gamaxireri
çalışkan: maxande, mxandura
çalkalamak: (çalkalamak, kibrit çakmak vb) onçaxu
çalkalanmış: nçaxeri
çalmak: oxiru
çamaşır: onaxuşi, onaxvali
çamlıköy: (hopa'da bir köy) p̆eron(i)ti
çamur: t̆alaxi, ğlep̆i
çamur: (çamurlu toprak, çamur deryası) ç̆anç̆axi
çamurla(n)mak: ot̆alaxu
çamurlaşmış: got̆alaxeri
çamurlu: t̆alaxoni, ğlat̆eri
çamurluk: ç̆anç̆axepuna
çamursuz: ut̆alaxoni
çan: t̆angala
çanak: (kap, çanak, kaşık vb türü mutfak eşyası) angi
çapa: toxi
çapa: (kazma) bergi
çapak: ʒ̆irp̆i
çapalama zamanı: (mayıs) k̆inura
çapalamak: (kazma ile kazımak) obergu
çapalamak: (çepeçevre etraflıca çapalamak, seyreltmek (mısır vb), dolaştırmak) ogumu
çapalamak: (çapalama işlemi ile tarladaki bitkileri seyreltme işlemi, bitki temizleme ve seyreltme vb işlemleri yapmak) ok̆inu, ok̆ik̆onu
çapalamak: (bellemek, bellenmiş toprak parçalarını çapalamak) omolu
çarçabuk: (ses çıkararak çarçabuk şekilde (sesteş)) cgialeri, mani mani
çarık: kalamani
çarpı: nuntxva
çarpılmış: montxeri
çarpışmak: ok̆vaç̆k̆vidu
çarpmak: (değmek, isabet etmek) omat̆u
çarpmak: (değmek) nantxu, onantxu
çarpmak: (vurmak, çarpma şekinde vurmak, vurma şeklinde itelemek) montxu
çarpmış: (değmiş) nantxeri
çarşaf: ejarçapule, gerçapule
çarşamba: cumaçxa
çarşı: noğa, bazari
çatal: ʒafi
çatallık: oç̆at̆ale, oʒafale
çatı: ç̆eri, motva
çatlak: t̆kvaʒeri
çatlamak: (çatlatmak, patlamak) ot̆vaʒu
çatlattırmak: ot̆vaʒapu
çatlayan: t̆vaʒura
çaycı: maçaye
çay: çayi
çaylık: çayluği, dixaçayi
çavdar: ç̆vari
çavuşkuşu/ibibik: golamamuli, opampe
çekiç: languri, ç̆ak̆uci
çekirge: k̆oli, mk̆oli
çekirge kuşu: ğaç̆o
çekmek: (yukarıya doğru çekmek) yonç̆(in)u
çekmek: (asılmak, asılma suretiyle kendine doğru çekmek (yukarıdan aşağıya doğru)) meʒ̆inʒ̆u, oʒ̆inʒ̆u
çekmek: (giysi vb nesneyi aşağıya doğru çekmek veya indirmek, geri çekmek) mozdu, ozdu
(aşağıya indirmek (cansız/pantolon vb): gelazdu
pantolonu(nu) indir/şarvali gelizdi
donunu indir/ijdoni gelizdi)
(yukarıya kalmak, yukarıya kaldırmak (pantolan vb), isyan etmek: keʒ̆azdu
kafasını kaldırdı/isyan etti/dudi keʒ̆azdu)
(almak (yerden yukarı doğru kalmak), tempo attırmak (ayakla): yezdimu
tempo arttır/k̆uçxe yizdi)
(yukarı çekmek: eşazdu
lambayı yak/lambas eşuzdi)
(yukarıya çekmek: elazdu
önlüğü yukarıya çek/onluği kelizdi)
(yukarıya kaldırmak: eʒ̆azdu
saçım diklendi/toma eʒ̆amazdu)
(uzatmak, yanlamamasına uzatmak: golonzdu
ayağını uzatma/k̆uçxe mo golonzdip)
(kapatmak, kesmek (musluk vb), çevirmek (musluk vb), örtmek (perde vb): golozdu
perdeyi ört/perde golozdi
musluğu kapatma (çevirme)/musluği mo golozdup)
(aşağıya doğru çekmek (ip vb): mok̆ozdu
tut ve çek (onu)/geak̆ni do mok̆uzdi)
(sıkmak, kuvvetlice beraber halde sıkmak, sıkışmak, sıkıştırmak: ok̆ozdu
boğazını sıktılar/qalis kok̆uzdes
üzümü sık ve süz/qurz̆eni ok̆ozdi do donʒiri)
(aşağıya indirmek (bir hedefi vb): geʒ̆azdu
dalı aşağıya indir de ye/qa geʒ̆uzdi do çk̆omi)
((bir aradan) aşağıya doğru indirmek: geşazdu
dalı indir/qa geşazdi)
(aşağıya indirmek (lamba vb): dolozdu
lambayı kapa/lambanın düğmesini aşağıya doğru indir/k̆oç̆obis doluzdi)
(almak, kaldırmak (yukarıya doğru): yezdimu
tahtayı kaldır/piʒari yezdi)
(yukarıya çıkarma/yukarıya çekmek (lamba vb): keşazdu
lambanın fitilini yukarıya çek/k̆oç̆obis keşazdi)
(yukarıya çekmek: elazdu
donunu yukarıya çek/ijdoni elazdi)
(bir şeyi yukarıya doğru kaldırmak: eʒ̆azdu
başını kaldırmış/ti eʒ̆azderen)
(yana doğru çekmek, yana doğru kapatmak (pencere vb): golazdu
pencereyi kapa/ote golozdi)
(ön taraftan çekmek, ön tarafından kaldırmak, ön tarafından çekilmek, ön tarafından kapatmak: goʒ̆azdu
önümdeki kapıyı kapat/nek̆na goʒ̆amizdi)
(yandan veya arkadan kapatmak, yandan veya arkadan örtmek/çekmek: mok̆azdu
kapıyı kapa (ört)/nek̆na mok̆ozdi)
(dışarı doğru çekmek, dışarı doğru açmak: moşazdu
çekmeceyi aç (çıkar)/çekmece moşazdi)
çelimsiz: (soluk benizli ve renksiz, çelimsiz insan veya yaratık) gamasap̆areri
çeltik: gumi
çember: k̆alati
çene: çarbi
çengel: k̆ok̆ari
çerçeve: (resim çerçevesi) ramk̆a
çerçevelemek: (çerçeve haline dönüştürmek) oramk̆u
çerkez tavuğu: (yemek) ʒ̆aʒ̆ibeli
çekiç: languri
çekirdek: (meyva çekirdeği) k̆urk̆a
çeşit: ç̆eşidi
çevik: zirmiç̆i
çevirmek: oktu, goktu
çevirmek: (ters hale getirmek) goktu, golaktu
çevirmek: (çitle çevirmek, etrafını çevirmek, çembere almak) oğobu
çevirmen: (çevirici) magoktire, mgoktura, maktepale
çevrik: golakteri
çevrilmiş: (çevrik) gokteri
çeyrek: naotxali
çhalalı: (hopa ve borçka arasında bir bölge ismi (düzköy+çifteköprü+subaşı) çxaluri
çığ: p̆auri
çığıltı: (dere vb) çaçxala
çığlık: (çığlık atarak) ʒ̆irori
çığlık ata ata: ʒ̆irori-ʒ̆irori
çığlık atmak: oʒ̆iru
çıban: pupuli
çıbanlaşmak: opupulu
çıbanlı: pupuloni
çık: gamaxti
çıkarmak: gamağu
çıkarmak: (canlı bir varlığıi kapalı bir yerden yukarı doğru çıkarma) goşaqonu
çıkarmak: (üretim faaliyetinde bulunmak) gamamalu
çıkarmak: (canlı bir varlığı içeriden dışarıya doğru çıkarmak) gamaqonu
çıkarmak: (canlı bir şeyi yukarıya doğru çıkarmak, canlı bir nesneyi kapalı bir yerden yukarı doğru çıkarmak) eşaqonu
çıkarmak: (içinden çıkarmak) eşamu, moşamu
çıkarmak: (içeriden dışarıya doğru seçip ayırmak, yukarıya doğru çıkarmak) eşağu/eşiğu
çıkarmak: (bir kişiye eşlik ederek onu yukarıya doğru çıkarmak (canlı)) elaqonu
çıkarmak: (içerisinden seçip çıkarmak, içerisinden çıkarmak) moşağu
çıkarmak: (ortaya çıkarmak, ortaya koymak, oluşmak) oxerʒelu
çıkarmak: (zil sesi çıkarmak, zil çalmak) orak̆alu
çıkış: (çıkma işine yarayan, çıkılması gereken, çıkması gereken) gamaxtimoni
çıkış: gamaxtima(le)
çıkış: (yukarıya doğru çıkış) extimapa
çıkmak: (yerinden çıkmak (kol vb), yerinden kopmak) goşastu
çıkmak: (dışarıya doğru çıkmak. çıkmak) gamaxtimu
çıkmak: (tırmanmak) yextimu, yolu, yelu
çıkmak: (yerinden çıkmak) gamalu
çıkmak: (yerinden çıkmak, araya sızmak, içine sızmak, içine girmek) goşalu
çıkmış: gamaxtimeri
çıldırmak: nosiş omt̆inu
çılgın: (aklında yeller esen) estvineri
çılgınlaşmak: (çılgın hale gelmek, aklı başından çıkmak) estvinu
çınar: ç̆adari
çıngırak: oranʒ̆k̆ironi
çıngırdamak: oranʒ̆k̆iru
çıplak: t̆et̆eli
çıplaklaş(tır)mak: (çırıl çıplak soymak) ot̆et̆elu
çıra: noxap̆ule
çırpınmak: opatkalu
çıtlatmak: (kapı vb) ok̆ank̆u
çiçek: pukiri
çiçek açmak: (çiçekle(n)mek) opukiru
çiçeklik: pukirepuna
çiğnemek: olağunu
çiğnemek: (ayakla çiğnemek, ayakla ezmek) oç̆inaxu
çiğnenmiş: (çiğneyerek) lağuneri
çil: lobri
çilek: k̆andğo
çim ağacı: nuzi
çimen: onuzure
çingene: çaçani, ç̆ingeane, poşa
çirkin: uskvamela, va mskva, beti
çise: gomç̆ima
çiselemek: (çise yağması) gomç̆imu
çit: (çeper) ğoberi
çivi: k̆arfi
çivilemek: ok̆arfu
çiz: (rastgele yaz, rastgele çiz, rastgele karala) ğari
çizgi: ğara
çizilmiş: (rastgele çizilmiş, karalanmış) ğareri
çizilmiş: (yırtık) gamağareri
çizme: şlap̆i
çizmek: oğaru
çoban: mç̆k̆eşi
çoban çantası: ʒanʒa
çoban köpeği: (kafkas çoban köpeği) nagazi
çobanlaşmak: (çoban (gibi) olmak) omç̆k̆eşu
çocuk: (yavru insan, erkek evlat) bere
çocukça: (çocuğa ait) bereburi
çocukluk: beroba
çocuksuz: ubereli
çoğalmak: (üremek) omralu
çoğalmak: odidanu
çoğunlukla: ekseri
çok: dido
çoklukla: (çoğunlukla) ekseri
çoluk-çocuk: bere bari
çorap: ʒ̆inek̆i
çömelmek: (dizleri üzerine çömelmek) gemk̆usu, geamk̆usu
çömelmek: geanç̆u
çömelmek: (çökmek, yaşlanmak), takatten ve kuvvetten düşmek) geamkvu
çöp: omç̆e, pintala, pintgenomside
çöplük: mezbele, pintepuna, pintalepuna
çubuk: k̆et̆içit: (çeper) ğoberi
çivi: k̆arfi
çivilemek: ok̆arfu
çiz: (rastgele yaz, rastgele çiz, rastgele karala) ğari
çizgi: ğara
çizilmiş: (rastgele çizilmiş, karalanmış) ğareri
çizilmiş: (yırtık) gamağareri
çizme: şlap̆i
çizmek: oğaru
çoban: mç̆k̆eşi
çoban çantası: ʒanʒa
çoban köpeği: (kafkas çoban köpeği) nagazi
çobanlaşmak: (çoban (gibi) olmak) omç̆k̆eşu
çocuk: (yavru insan, erkek evlat) bere
çocukça: (çocuğa ait) bereburi
çocukluk: beroba
çocuksuz: ubereli
çoğalmak: (üremek) omralu
çoğalmak: odidanu
çoğunlukla: ekseri
çok: dido
çoklukla: (çoğunlukla) ekseri
çoluk-çocuk: bere bari
çorap: ʒ̆inek̆i
çömelmek: (dizleri üzerine çömelmek) gemk̆usu, geamk̆usu
çömelmek: geanç̆u
çömelmek: (çökmek, yaşlanmak), takatten ve kuvvetten düşmek) geamkvu
çöp: omç̆e, pintala, pintgenomside
çöplük: mezbele, pintepuna, pintalepuna
çubuk: (değnek) biga
çubuk: (ince ağaç dalı veya filizi çubuğu) ç̆epxe
çuha: çoxa
çukur: t̆aponi
çukurlaşmak: doloqlant̆u
çukurlaşmış: doloqlant̆eri
çulluk: ʒ̆k̆akotume
çuval: çaxvia, t̆urva
çünkü: (sebebi, nedeni) çunki
çürük: (çürümüş) xʒaperi
çürümek: oxʒu
çürütmek: oxʒapu

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder