TURKULİ-LAZURİ LEKSİK̆ONİ (F)
TÜRKÇE-LAZCA SÖZLÜK
f
fahişe: ʒ̆urak̆a
fakat: ala, mara
fakir: zuk̆ut̆i, fuk̆ara
fakir: (garip, mazlum) fuk̆ara
fare: mtugi
farkına varamamak: (yanlışlıkla karıştırmak, dalgınlık suretiyle anlayamamak) ont̆alu
farkına varmak: nok̆uʒxinu
farsça: farsuli
fasülye: lobia
fasülye salkımı: p̆laç̆i
faydacı: (iyilikçi, iyiliksever, yarayıcı) manarge
faydalı olmak: (bir işe yaramak) opelu
faydalı olmak: faidaşi oqopumu
fenalık: (mide bulantısı) blez̆ga
fener: otanaşi
ferik: (yumurtlamaya başlamamış tavuk, dişi kuş) daduli
fermuar: zirva
fes: t̆ala
fevkalede: ʒ̆iminde
fırlamak: (aniden fırlamak, koşmak, koşuşturmak) yonk̆ap̆u
fırtına: berva, furt̆una
fısıldamak: (sessizce konuşmak, kulağa fısıldamak) oç̆irt̆olu
fısıldamak: (kulağa fısıldama haliyle konuşmak) opuçinu
fısıldamak: (kulağına fısıldamak, kırıntılamak) opurçolu
fide: nergi
fidelik: nergepuna
fındık: txiri
fındık: (ince kabuklu, yuvarlak, irice fındık türü) txiburbali
fındık: (ince kabuklu, küçük, yuvarlak fındık türü) txibut̆k̆uci
fındık: (sivri, uzunca fındık türü) tximasari
fındık: (kalın kabuklu, geç gelen fındık türü) tximjari
fındık: (kalın kabuklu, iri olmayan, ince yapılı, tez gelen fındık türü) txinisa
fındıklı: viʒ̆e
fındıklık: txirepuna
fındıklılı: viʒ̆uri
fısıltı: purçina
fıtık: entia
fiil: masdari
fiiller sözlüğü: masdarepuna
fikir: fik̆iri, azri
fikirsiz: ufik̆ire
filika: feluk̆a
filiz: morçi
filiz: (tohumun yeşeren filizi) k̆ik̆ili
filizlemek: omorçu
filizlenmiş: (filiz açmış) morçeri
florya kuşu: p̆urmoli
fokurdamak: oxarxalu, otxialu
fokurdamış halde: xarxaleri
folluk: oskumale
futbol: k̆uçxeşbulti
fahişe: ʒ̆urak̆a
fakat: ala, mara
fakir: zuk̆ut̆i, fuk̆ara
fakir: (garip, mazlum) fuk̆ara
fare: mtugi
farkına varamamak: (yanlışlıkla karıştırmak, dalgınlık suretiyle anlayamamak) ont̆alu
farkına varmak: nok̆uʒxinu
farsça: farsuli
fasülye: lobia
fasülye salkımı: p̆laç̆i
faydacı: (iyilikçi, iyiliksever, yarayıcı) manarge
faydalı olmak: (bir işe yaramak) opelu
faydalı olmak: faidaşi oqopumu
fenalık: (mide bulantısı) blez̆ga
fener: otanaşi
ferik: (yumurtlamaya başlamamış tavuk, dişi kuş) daduli
fermuar: zirva
fes: t̆ala
fevkalede: ʒ̆iminde
fırlamak: (aniden fırlamak, koşmak, koşuşturmak) yonk̆ap̆u
fırtına: berva, furt̆una
fısıldamak: (sessizce konuşmak, kulağa fısıldamak) oç̆irt̆olu
fısıldamak: (kulağa fısıldama haliyle konuşmak) opuçinu
fısıldamak: (kulağına fısıldamak, kırıntılamak) opurçolu
fide: nergi
fidelik: nergepuna
fındık: txiri
fındık: (ince kabuklu, yuvarlak, irice fındık türü) txiburbali
fındık: (ince kabuklu, küçük, yuvarlak fındık türü) txibut̆k̆uci
fındık: (sivri, uzunca fındık türü) tximasari
fındık: (kalın kabuklu, geç gelen fındık türü) tximjari
fındık: (kalın kabuklu, iri olmayan, ince yapılı, tez gelen fındık türü) txinisa
fındıklı: viʒ̆e
fındıklık: txirepuna
fındıklılı: viʒ̆uri
fısıltı: purçina
fıtık: entia
fiil: masdari
fiiller sözlüğü: masdarepuna
fikir: fik̆iri, azri
fikirsiz: ufik̆ire
filika: feluk̆a
filiz: morçi
filiz: (tohumun yeşeren filizi) k̆ik̆ili
filizlemek: omorçu
filizlenmiş: (filiz açmış) morçeri
florya kuşu: p̆urmoli
fokurdamak: oxarxalu, otxialu
fokurdamış halde: xarxaleri
folluk: oskumale
futbol: k̆uçxeşbulti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder